Aşk kafesimdi, kurtuluşum değil
ın Göz
ıma kahve getirdi, başparmağı yanağımı artık b
n," dedi, gülümsemesi gözle
vardı," diye yalan söyledim, zoraki
tirken bakışlarını benden kaçırarak. "Bugün... bilirsin işte. P
erlerimdeki havayı çaldı. Koruduğu kadının anısını, o
tücü bir şekilde sakindi. "S
ve dudakları yanağıma değdi. İçimden öyle güçlü bir tiksinti dalgası geçti ki, ondan irkilmemek için yorgan
m. Bir anıdan daha fazlasına ihtiyacım olduğunu biliyordum. S
ilgisayar açıldı ve ekran giriş sayfasıyla aydınlandı. Arka plan resmi, okyanus üzerinde bir gün b
ümümüzü. Reddedildi. Sonra, zihnime soğuk bir düşünce süzüldü. Küçük çocuk. Can. Doğum
klığım artıyordu. Tam pes etmek üzereyken, gözüm masasının altındaki küçük, sararmış bir yapışkan nota t
ustos. Yıllar önce bir kavga sırasında Pelin'in bana bağırdığı bir şeyi hatırladım: "28 Ağustos d
rı gird
m sağ
e neden oldu. Onlardı. Kerem, Pelin ve küçük Can, dört mumlu bir doğum günü past
erin içinde gizlenmiş klasörler vardı, gizli h
el'leri. Tanımadığım bir kumsalda bir tatil. Kerem her fotoğraft
esabı. Annemin adı, çiftliğin yakınındaki bir posta kutusuna gönderilen lüks hediyelerin işlemleri
nse etmişlerdi. Çocuğunu kendi çocukları
oşluk. Annemle babamın bana söylediği her sevgi dolu söz, her şefkat
n temeli üzerine kuracağıma söz veriyorum." Sözler sessiz odada yankıland
dim, bir yığın kağıdı yere devirdim. Dışarı çıkmalıydım. Gerçek ol
anında bir bildirim belirdi. Yeni bir mesaj. Ekran
n'de
ekliyorum. Can babasını özle
tı. Biliyordu. Kerem'in benimle olduğunu bilmek zorundayd
ümseyen yüzü ekranı doldurdu. O
ormaldi. "Şimdi 'mezarlıktan' ayrılıyorum. Trafik
tmişti. Şimdi bir plana ihtiyacım vardı. Onların hik
ir öfke fırtınasıyla doluydu. O çiftliğe geri
nyasını yerle bir edece