Metresin İkinci Hayat İntikamı

Metresin İkinci Hayat İntikamı

Gavin

5.0
Yorum(lar)
900
Görüntüle
21
Bölümler

İstanbul'daki Boğaz manzaralı çatı katımdaki yatak odamda uyandım, güneş ışığı gözlerimi delip geçiyordu. Telefonumdaki tarih beş yıl öncesini gösteriyordu; yangından önce, ölmeden önce. Anladığımda nefesim boğazımda düğümlendi: Yeniden doğmuştum. Kocam Arda içeri girdi, sesi dümdüzdü, vakıf fonumdan beş milyon liralık bir transferi onaylamamı istiyordu. İlk hayatımda o para, stajyeri ve metresi olan Ceyda Sancak'a gitmişti. Her acı dolu anı sel gibi zihnime doldu: onun soğukluğu, pervasızca yaşadığı ilişkiler ve son olarak, dumanlar odayı doldururken beni ücra bir dağ evinin kanadına kilitlemesi. Arabasına binip gitmiş, beni alevler içinde ölüme terk etmişti. Kendimi iyi hissetmediğimi fısıldadım ama o sadece alay etti, kağıtları imzalayıp drama yapmayı bırakmamı söyledi. Daha sonra onu Ceyda'yla gördüm; şefkati ve sıcak gülümsemesi sadece onunaydı, ihanetinin hala devam ettiğini doğruluyordu. Sonunda onunla yüzleştiğimde, eli havada savruldu, yanağımda patladı, beni sersemletip kanlar içinde bıraktı. Sonra yatak odamızın kapısını yüzüme çarparak beni içeri kilitledi, "dengesiz" olduğumu söyleyerek beni özel bir kliniğe kapatmakla tehdit etti. Bu adaletsizlik içimi yaktı, korkudan daha derin, buz gibi bir öfkeyi körükledi. Bu benim acımasız kaderim miydi, aynı kabusu aynı canavarla yeniden yaşamak mı? Neden bana ikinci bir şans verilmişti de yine onun asılsız suçlamaları ve şiddetiyle yüzleşmek zorunda kalmıştım? Bu sefer onun zulmüne sadece katlanmayacaktım; kurtulacaktım. Aileme şifreli bir mesaj gönderirken, kaçış planım işlemeye başlamıştı ve özgürlük mücadelem gerçekten başlamıştı.

Bölüm 1

İstanbul'daki Boğaz manzaralı çatı katımdaki yatak odamda uyandım, güneş ışığı gözlerimi delip geçiyordu.

Telefonumdaki tarih beş yıl öncesini gösteriyordu; yangından önce, ölmeden önce.

Anladığımda nefesim boğazımda düğümlendi: Yeniden doğmuştum.

Kocam Arda içeri girdi, sesi dümdüzdü, vakıf fonumdan beş milyon liralık bir transferi onaylamamı istiyordu.

İlk hayatımda o para, stajyeri ve metresi olan Ceyda Sancak'a gitmişti.

Her acı dolu anı sel gibi zihnime doldu: onun soğukluğu, pervasızca yaşadığı ilişkiler ve son olarak, dumanlar odayı doldururken beni ücra bir dağ evinin kanadına kilitlemesi.

Arabasına binip gitmiş, beni alevler içinde ölüme terk etmişti.

Kendimi iyi hissetmediğimi fısıldadım ama o sadece alay etti, kağıtları imzalayıp drama yapmayı bırakmamı söyledi.

Daha sonra onu Ceyda'yla gördüm; şefkati ve sıcak gülümsemesi sadece onunaydı, ihanetinin hala devam ettiğini doğruluyordu.

Sonunda onunla yüzleştiğimde, eli havada savruldu, yanağımda patladı, beni sersemletip kanlar içinde bıraktı.

Sonra yatak odamızın kapısını yüzüme çarparak beni içeri kilitledi, "dengesiz" olduğumu söyleyerek beni özel bir kliniğe kapatmakla tehdit etti.

Bu adaletsizlik içimi yaktı, korkudan daha derin, buz gibi bir öfkeyi körükledi.

Bu benim acımasız kaderim miydi, aynı kabusu aynı canavarla yeniden yaşamak mı?

Neden bana ikinci bir şans verilmişti de yine onun asılsız suçlamaları ve şiddetiyle yüzleşmek zorunda kalmıştım?

Bu sefer onun zulmüne sadece katlanmayacaktım; kurtulacaktım.

Aileme şifreli bir mesaj gönderirken, kaçış planım işlemeye başlamıştı ve özgürlük mücadelem gerçekten başlamıştı.

Bölüm 1

Uyandım.

Güneş ışığı gözlerime fazla parlak geliyordu.

Bu odayı tanıyordum. İstanbul, Bebek'teki çatı katı dairemdeki yatak odam.

Ama bir şeyler yanlıştı.

Telefonuma baktım. Tarihe.

Nefesim kesildi.

Burası beş yıl öncesiydi.

Yangından beş yıl önce.

Ben ölmeden önce.

Kapı açıldı. Arda içeri girdi.

Kocam.

Daha genç görünüyordu. Mümkünse, daha da soğuk.

"Asya," dedi. Sesi dümdüzdü. "Transferi onaylaman gerekiyor. Senin vakıf fonundan."

Bana bakmıyordu. Başımın üstündeki duvara bakıyordu.

"Beş milyon lira," dedi. "Demirkan Global'deki yeni bir girişim için."

Ona öylece baktım.

Yeniden doğmuştum. Ben yeniden doğmuştum.

Para. O parayı hatırladım.

İlk hayatımda o para Ceyda Sancak içindi. Stajyeri. Metresi.

Anılar beynime hücum etti.

Sert bir şekilde.

Uludağ'daki dağ evi. Tipi.

Arda'nın öfkeyle çarpılmış yüzü. "Boşanmayı kabul edene kadar burada kalacaksın, Asya."

Dağ evinin o eski kanadının kapısını üzerime kilitlemişti.

Çığlık attım.

Çekip gitmişti. Arabasının karla kaplı yolda uzaklaştığını gördüm.

Sonra duman kokusu. Yangın.

Sıcaklık. Acı.

Son düşüncem: "Eğer bir şansım daha olursa... Bu hataları bir daha yapmayacağım."

Ve şimdi, işte buradaydım.

Bir şans daha.

Oda dönüyordu. Midem bulandı.

"Arda," diye fısıldadım. Sesim zayıftı. "Ben... kendimi iyi hissetmiyorum."

Sonunda bana bir göz attı. Gözlerinde endişeden eser yoktu.

Sadece bıkkınlık.

"Sadece şu kağıtları imzala, Asya," dedi. "Drama yapma. Toplantım var."

Komodinin üzerine ince bir dosya ve bir kalem koydu.

Sonra arkasını dönüp çıktı.

Kapı arkasından tık diye kapandı.

İyi olup olmadığıma bakmak için bile beklemedi.

Kalbim göğsümde bir taş gibiydi.

İşte buydu. Arda buydu.

Hiçbir şey değişmemişti. Hâlâ aynı zalim adamdı.

Baş dönmem geçti.

İçime buz gibi bir his yayıldı.

Korku değil.

Kararlılık.

Onu görmem gerekiyordu. Ceyda Sancak'ı.

Onu şimdi, bu yeni zaman çizgisinde görmem gerekiyordu.

Bilmek için. Emin olmak için.

Yataktan kalktım. Bacaklarım biraz titriyordu.

Ama onları hareket etmeye zorladım.

Hızla giyindim. Sade kıyafetler.

Neyle karşı karşıya olduğumu görmem gerekiyordu.

Demirkan Global'e taksiyle gittim.

İlk hayatımdan Ceyda'nın rutinini biliyordum.

Stajyerdi. Öğle yemeği saatlerinde Arda'nın ofisinin yakınında olmayı severdi.

Onun dikkatini çekeceğini umarak.

Her zaman çekerdi.

Asansörlerin yanında durdum, bekliyormuş gibi yaptım.

Ve sonra onları gördüm.

Arda ve Ceyda.

Koridorda, ofisinin yakınında duruyorlardı.

Ceyda, Arda'ya bakıyordu. Yüzü tatlı bir masumiyet maskesiydi.

Dudaklarında küçük, endişeli bir somurtma vardı.

Muhtemelen ona küçük bir sorundan bahsediyor, kendini yardıma muhtaç bir kadın gibi gösteriyordu.

Arda ona gülümseyerek bakıyordu.

Sıcak bir gülümseme. Bana hiç vermediği türden.

Koluna dokundu. Nazik, güven veren bir dokunuş.

"Merak etme Ceyda," dediğini duydum. "Ben hallederim."

Midem burkuldu.

O bakış. O dokunuş.

Her şey aynıydı.

Bu, bir bakıma Ceyda'nın bana hediyesiydi.

Bu manzara.

İçimde olabilecek en ufak, en aptalca umudu bile öldürdü.

Arda ile kurtarılacak hiçbir şey kalmamıştı.

O zaten Ceyda'nındı.

Yolum belliydi. Kaçıp gitmeliydim.

Ondan. Ceyda'dan. Bu hayattan.

Çatı katına geri döndüm.

Arda oradaydı, çalışma odasında. İçeri girdiğimde başını kaldırdı.

Sabırsızdı.

"Kağıtları imzaladın mı?" diye sordu.

Hiçbir şey söylemedim.

Dosyayı bıraktığı masaya yürüdüm.

Kalemi aldım.

Yetkiyi imzaladım. Paramı ona verdim.

"İşte," dedim. Sesim kararlıydı.

Pek bakmadan başını salladı.

Sonra önüme küçük bir zarf yığını itti. Davetiyeler. LCV'ler.

"Bunları hallet," dedi. "Hanzade Holding'in galası gelecek ay. Hepsi için katılımımızı onayla."

Zaten bilgisayarına dönmüş, telefonu kulağındaydı.

Beni başından savıyordu.

En üstteki kartı aldım. Bir hayır yemeği için LCV kartı.

Bay ve Bayan Arda Demirkan.

İmza için ayrılan çizgiye baktım.

Yavaşça, dikkatlice yazdım: Arda Demirkan.

Onun tam adını. Benim el yazımla.

Kartı 'evet' yığınına koydum.

Fark etmezdi. Benimle ya da bizimle ilgili detayları asla fark etmezdi.

Küçük bir şeydi.

Ufacık bir isyan eylemi.

İlk adımım.

Ağzımı tuhaf bir acılık kapladı, ama aynı zamanda bir kıvılcım da vardı.

Yeni bir şeyin kıvılcımı.

Bağımsızlık.

Okumaya Devam Et

Gavin tarafından yazılan diğer kitaplar

Daha Fazla
Koma Kralı'nın Gizli Gelini

Koma Kralı'nın Gizli Gelini

Çağdaş

5.0

Küçük kardeşim Can, ölüm döşeğindeydi. Ailemizin karşılayamadığı mucizevi bir ameliyata bağımlıydı hayatı. Tek umudum, zengin bir ailenin varisi olan Arda Kozanoğlu ile beş yıllık ilişkimdi. Giderek artan zalimliğine rağmen sıkı sıkıya tutunduğum bir ilişki. Sonra beni çatı katındaki dairesine çağırdı. Barışmak için değil, yeni ve göz kamaştırıcı nişanlısı Selin Soykan'ı tanıştırmak için. "Sen hep biraz... fazlaydın, Mina," diye alay etti, beni "daha üst bir modelle" değiştirdiğini ima ederek. Ardından cemiyet sayfalarında onların mükemmel uyumunu öven, beni ise çaresiz eski sevgili olarak damgalayan yazılarla gelen halka açık bir aşağılanma yaşadım. Can'ın hayatı için çırpınan kendi babam bile "daha çok çabalamalıydın" dedi. Son umudumuz da tükenmiş gibiydi. Tam dibin dibini gördüğümü sandığımda, Arda'nın acımasız amcası Cemil Kozanoğlu tuhaf bir can simidi uzattı: Can'ın ameliyatı için tüm masrafları karşılayacaktı. Karşılığında ne mi istedi? Kaz Dağları'ndaki ücra bir kliniğe gidip, "komadaki" kayınbiraderi Mert Atahan için gizli bir gözlemci olacaktım. Beni mahveden aile için ölmekte olan bir adama casusluk yapmak mı? Neden ben? Hangi karanlık sırların içine çekiliyordum? Bu, şeytanla yapılmış bir pazarlık gibiydi. Arda'nın yaşatabileceği her şeyden daha beter bir aşağılanmaydı ve içimi titreten adaletsizlik duygusunu görmezden gelemiyordum. Ama Can için her şeyi yapardım. Böylece çantalarımı topladım, Kaz Dağları'ndaki o kasvetli, belirsiz gelecek için her şeyi geride bıraktım. Hareketsiz bir bedeni izleyerek geçireceğim sessiz günler bekliyordum ama "komadaki" Mert Atahan o kadar da komada değildi. Ve bana söylediği ilk şey 'merhaba' değil, şuydu: "Sana ilk öpücüğümü verdiğimi hatırlıyorum, Mina Akay."

Aşk Öldüğünde, Özgürlük Başladı

Aşk Öldüğünde, Özgürlük Başladı

Romantik

5.0

Kırık cam parçaları Aslıhan Soykan'ın yanağına saplandı. "Yardım et," diye fısıldadı boğuk bir sesle telefona, ama kocası Arda Karahan öfkeyle karşılık verdi: "Aslıhan, Allah aşkına, toplantıdayım." Ensesine inen keskin bir darbe ve ardından karanlık. Uyandığında kan gölüne dönmüş arabasında değil, gösterişli yatak odasındaydı. Takvim, düğününden üç ay sonrasını gösteriyordu. Onu yavaş yavaş öldürmeye başlayan bir evliliğin henüz üçüncü ayını. Arda pencerenin önünde duruyordu, sesi yumuşamıştı: "Evet Selin, bu akşam kulağa harika geliyor." Selin Demir, onun gerçek aşkı, Aslıhan'ın ilk hayatının üzerine çöken o kara gölgeydi. Aslıhan'ın göğsündeki tanıdık sızı, yerini tüyler ürpertici, yepyeni bir öfkeye bıraktı. Yedi sefil yıl boyunca Arda'ya umutsuz, sarsılmaz bir bağlılık göstermişti. Onun ilgisinden küçücük bir parıltı kapabilmek için soğukluğuna, pervasızca yaşadığı kaçamaklarına, duygusal istismarına katlanmıştı. Bir kabuğa dönüşmüş, bir karikatür olmuştu. Arda'nın çevresi tarafından alay edilen, ailesi tarafından küçümsenen biri. Bu derin adaletsizlik, onun kayıtsızlığının kör edici gerçeği, yutulması zor bir haptı. Bir zamanlar kırık olan kalbi, şimdi karşılıksız bir aşkın boş yankısından başka bir şey hissetmiyordu. Sonra bir davette, Leman Hanım'ın küllerini içeren o acımasız olay yaşandı ve Arda, bir an bile tereddüt etmeden Aslıhan'ı itekledi, suçlamaları yankılanıyordu: "Sen bir yüz karasısın." Aslıhan'ın başı darbenin etkisiyle dönerken o, Selin'i teselli ediyordu. Bu, bardağı taşıran son damlaydı. Gözyaşı yoktu, öfke yoktu. Sadece buz gibi bir kararlılık. Arda'nın çatı katı dairesine küçük bir kadife kutu gönderdi. İçinde: nikah yüzüğü ve bir boşanma protokolü. "Hayatımdan. Sonsuza. Dek. Çık. Git. İstiyorum," dedi, sesi netti. Özgür olmak için yeniden doğmuştu.

Maskeli Milyarderle Evlenmek

Maskeli Milyarderle Evlenmek

Romantik

5.0

Yıllarımı adadığım, mimarlık hayallerinin peşinde koşan uzun süreli erkek arkadaşım Emre ile aramızdaki o kocaman yatak, imkansız derecede geniş geliyordu. Onun sarsılmaz kalesi, en büyük destekçisi hep bendim. Birlikte sakin, istikrarlı bir geleceğimiz olacağına tüm kalbimle inanmıştım. Ama sonra o itirafı duydum. "Selin harika, biliyorsun değil mi? Rahat. Güvenli. Ama tutku... o yok işte. Ceyda'daki gibi değil." Bir zamanlar onu terk eden o manipülatif eski sevgilisi geri dönmüştü. Emre, onunla bir gün geçirmek için halka açık bir müzayedeyi kazanmaya hazırlanıyordu. Herkesi geride bırakarak Ceyda'ya kur yapmasını, gözlerinin sadece ona bakmasını izledim. Günler sonra, hayatımı tehlikeye atan bir araba kazasının ardından onu hastaneden aradım. Beni yine Ceyda aracılığıyla umursamadı. En yakın arkadaşım için kabul ettiğim resmi vekalet nikahında, Ceyda bana fiziksel bir saldırı düzenletti. Ve Emre, yine de eski sevgilisini kurtarmayı seçip beni arkasında bıraktı. "Rahat. Güvenli." Her bir kelime, yüzüme inen ağır bir darbe gibiydi. Sevdiğim adam beni nasıl bu kadar önemsiz görebilirdi? İhanetin acısı iliklerime kadar işlemişti. Benim kaderim bu muydu? Arkadaşımın yalvarışı kulaklarımda çınladı: "Benim yerime o gizemli milyarderle evlen." Bu delilikti. Ama kaybedecek neyim kalmıştı ki? Bir daha asla "rahat" ya da "güvenli" olmayacaktım. Kendi kaçışımı kendim seçecektim. Kendi savaşımı verecektim.

Hayatım Onun İntikamı Uğruna

Hayatım Onun İntikamı Uğruna

Romantik

5.0

Kocam Demir Alkan, bir yıl dönümü partisi veriyordu. Ama bizim için değil, o cıvıl cıvıl yeni sevgilisi Selin Vural için. Bense sadece bir garson, onun o lüks çatı katı dairesinde onlara hizmet etmeye zorlanan zavallıydım. Beş yıl önce, ailemin alkollü araç kullanarak yaptığı kaza, onun bütün ailesini yok etmişti. Ve bu beş yıl boyunca Demir, beni sistematik bir şekilde mahvetti. Bu parti, onun hesaplı zulmünün bir başka kanıtıydı sadece. Gözlerini gözlerime dikmiş, 'geçmişi geride bırakmaya' kadeh kaldırıyordu. Selin'in 'kazara' elimi yakmasını sadece izledi, sonra da hemen onun yanına koştu. Ona olan tüm iyi niyetli jestlerim, en sevdiği pastayı yapmam gibi, aşağılanmayla karşılandı ve çöpe atıldı. Selin'in her yalanına inandı, beni şiddetle suçladı ve hatta Selin benim 'saldırım' sonucu 'düştükten' sonra hayatını kurtarmak için ona bir böbreğimi bağışlamaya zorladı. Beni, ailelerimizin mezarlarının arasında, çürümeye terk etti; morluklar içinde ve yalınayak. İntikamı mutlakti, kaçamadığım bir azaptı. Benden neden bu kadar derinden nefret ediyor, ama yine de beni yanına zincirliyordu? Her zalim dürtüsünü hangi anlatılmamış acı yönlendiriyordu ve böyle bir canavardan sağ kurtulmanın gerçek bedeli neydi? Yorgundum, çok yorgundum. Bu yüzden Boğaziçi Köprüsü'nden atladım, kendimi körfezin soğuk sularına bıraktım. "Bitti," diye fısıldadım. Ama hiçliğin yerine, bir mucizeyle, nefes nefese uyandım. Onun ailesini benden alan kazadan bir gün öncesiydi. Hayatlarımızın darmadağın olmasından bir gün önce. İkinci bir şansımız vardı, ama parçalanmış bir geçmiş gerçekten tamir edilebilir miydi?

Düşükleri, Karanlık Sırları

Düşükleri, Karanlık Sırları

Romantik

5.0

Üç yıl boyunca tam dört düşük yaptım. Her biri, başarısızlığımın acımasız birer hatırlatıcısıydı. Kocam Arda ise her seferinde yas tutan eş rolünü mükemmel oynadı, kulağıma rahatlatıcı sözler fısıldadı ve bir dahaki sefere her şeyin farklı olacağına dair sözler verdi. Bu sefer farklıydı. Arda'nın endişesi, beni altın bir kafese hapsederek kontrole dönüştü. Bunun benim ve bebeğin güvenliği için olduğunu, biyolojik babam olan Milletvekili Demir Karamanoğlu'nun veliahtıyla evli olmanın getirdiği stresten kaynaklandığını iddia etti. Güvenim, bir öğleden sonra Arda ve evlatlık kız kardeşim Selin'i bahçede duyduğumda paramparça oldu. Selin'in kucağında bir bebek vardı ve Arda'nın aylardır görmediğim o yumuşak gülümsemesi onlara yönelikti. Selin'in benim "düşüklerim" hakkındaki sahte üzüntüsü, korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı: Kayıplarım, Arda'nın siyasi geleceğini güvence altına almak ve benim değil, kendi oğullarının Karamanoğlu hanedanlığını devralmasını sağlamak için kurdukları planın bir parçasıydı. Annemle babam, yani Milletvekili Karamanoğlu ve Berrin, onlara katıldığında ihanet daha da derinleşti. Selin'i ve bebeği kucaklayarak suç ortaklıklarını doğruladılar. Bütün hayatım, evliliğim, çektiğim onca acı, hepsi korkunç, dikkatle kurgulanmış birer yalandan ibaretti. Arda'nın her rahatlatıcı dokunuşu, her endişeli bakışı birer performanstı. Ben sadece bir araçtım, bir emanetçiydim. Yuvama konan guguk kuşu Selin her şeyimi çalmıştı: annemi babamı, kocamı, geleceğimi ve şimdi de çocuklarımı. Gerçek yüzüme bir tokat gibi çarptı: Kaybettiğim dört bebek kaza değildi; onlar Arda ve Selin'in hırslarının sunağında kurban edilmişlerdi. Aklım başımdan gitti. Bunu nasıl yapabilirlerdi? Beni koruması gereken kendi ailem, nasıl olur da bana karşı bu kadar zalimce bir komplo kurabilirdi? Adaletsizlik içimi yaktı, geride boş, acıyan bir hiçlik bıraktı. Ağlayacak gözyaşım kalmamıştı. Sadece eylem vardı. Hastaneyi arayıp kürtaj için randevu aldım. Sonra eski dans akademimi aradım, Paris'teki uluslararası koreografi programına başvurdum. Gidiyordum.

Ayrıca beğenebilirsiniz

Bölümler
Şimdi Oku
Kitabı İndir